OBEZİTENİN TANIMI

Obezite tanımlamasında en yaygın kullanılan yöntem Vücut Kitle İndeks’inin(VKİ) hesaplanmasıdır. VKİ şu şekilde hesaplanır.

VKİ: Kg cinsinden ağırlık / Boy (m) x Boy (m)

Bu sonuca göre kişiler şu şekilde sınıflandırılır.

SINIFLAMA VKİ RİSK ARTIŞI
Normal 18.5-24.9 Normal
Kilolu (preobez) 25-29.9 Hafif artış
Obezite – Evre 1 30.0-34.9 Belirgin artış
Obezite – Evre 2 35.0-39.9 Şiddetli artış
Obezite – Evre 3 40 Çok şiddetli artış

OBEZİTENİN ÖNEMİ

Günümüz de obezite tüm dünya için önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Tüm dünya da 2008 yılında fazla kilolu insan sayısı 1.4 milyar, obez insan sayısı ise 400 milyon olarak saptanmıştır. Bugün ABD’de 15 yaş üstü nüfusun bayanlarda yaklaşık %45’i, erkeklerde ise %35’inin vücut kitle indeksi obezdir. Ülkemiz içinde durum hiç iç açıcı değildir. Kadınlarımız da obez oranı %35, erkeklerimizde ise %10 civarındadır. Çocukluk çağı obezite oranının artışı daha önemli bir sorunu göstermektedir.

Yapılan çalışmalar obez genç erişkinlerin normal kilolu genç erişkinlerden %20 oranında daha kısa bir yaşam süresine sahip olduğunu göstermektedir. Obezite şeker hastalığı, kalp hastalığı, yüksek tansiyon, uyku apnesi, ciddi eklem rahatsızlıkları ve psikolojik sorunlara neden olabilmektedir. Bunun yanı sıra obez kişilerde meme, kalın barsak ve rahim kanseri sıklığı daha fazladır. Obezite ile ilişkili muhtemel sağlık sorunları şu şekildedir.

OBEZİTE İLE İLİŞKİLİ POTANSİYEL SAĞLIK SORUNLARI

  • Şeker hastalığı(Tip 2 diabet)
  • Yüksek kolesterol, lipid
  • Hipertansiyon
  • Kalp damar hastalıkları
  • İnme
  • Safra kesesi taşları
  • Gut
  • Osteoartrit
  • Uyku apnesi ve solunumsal problemler
  • Bazı tip kanserler(Rahim, meme, prostat, kalın barsak..)
  • Gebelik sorunları
  • Adet düzensizlikleri, infertilite
  • İnkontinans (idrar kaçırma)
  • Psikolojik rahatsızlıklar (depresyon, yeme bozuklukları)

Bu sorunların bir çoğu obez hastalarda bir arada bulunur ve bu durum ‘metabolik sendrom’ olarak tanımlanır(santral obezite, yüksek kan şeker düzeyi, yüksek serum lipidleri, hipertansiyon). Tüm bu sorunlar obeziteyi insan ömrünü kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren önemli bir sorun haline getirmektedir.

 OBEZİTE NEDEN ARTIYOR ?

Obezite uzun sureli enerji alımı ve harcanması arasındaki dengesizlikten kaynaklanmaktadır. Enerji alınımı ihtiyacı aştığında fazlalık yağ olarak depolanır. Ancak olay bu kadar basit değildir ve zemininde birden çok faktör yatmaktadır. Bu faktörler genel olarak genetik yatkınlık, hormonal faktörler, yeme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite azlığı, sosyal-kültürel faktörleri içermektedir. Günümüz açısından bakıldığında yeme alışkanlıklarındaki değişiklikler(yüksek enerjili gıdalar-fast food, hayvansal yağ açısından zengin gıdalar), yoğun iş yaşamının getirdiği düzensiz beslenme rejimleri, aktivite azalışı(televizyon ve bilgisayar başında geçirilen saatler, ulaşım kolaylığı vs) en önemli neden olarak görülmektedir.

OBEZİTE ve ÖLÜM RİSKİ

Fazla kilolu kişilerin zayıf kişilerden daha fazla ölüm riski taşıdığı Hipokrattan beri bilinmektedir. Tipik olarak VKİ’I 35 olan bir kişinin herhangi bir nedenden dolayı ölme olasılığı iki kat artmaktadır. En önemli ölüm nedeni kalp damar hastalıklarıdır. Kanser ve şeker hastalığına bağlı ölüm de belirgin daha fazladır. VKİ arttıkça beklenen ömür süreside azalmaktadır. VKİ 45’in üzerinde olan 20 yaşındaki bir erkek obez olmayan yaşıtlarından ortalama 12 yıl, kadın ise 8 yıl daha az yaşamaktadır.

Obez kişilerde diyet alışkanlığının değişmesi ve kilo kaybıyla beraber kalp damar hastalıklarından ölüm riski de azalmaktadır. Şeker hastalığı olan fazla kilolu kişilerde 10-15 kiloluk zayıflama yaklaşık %33 oranında ölüm riskinde azalmaya neden olmaktadır.

Bir diğer sorun obezite nedeniyle oluşan ekonomik kayıplardır. Obez kişilerin tehsil düzeyleri, ekonomik kazançları obez olmayanlara göre daha azdır. Bu kişilerin işe gelmeme oranları daha yüksektir. Tüm sağlık harçamalarının %2-10 kadarı obezite ve tedavisine ayrılmaktadır.

OBEZİTENİN DİYET İLE TEDAVİSİ

Tüm diyet tedavilerinin temel hedefi gıda alımını kontrol altına alıp fiziksel aktiviteyi arttırarak negatif bir enerji dengesi yaratmaktır. Bu düşünce teoride basit gözükmekle birlikte praktikde hiçbir zaman basit olmamaktadır. Kişilerin temel enerji gereksinimlerinin hesaplanmasında değişik formüller kullanılmaktadır. Bunlardan daha doğru ihtiyacı gösterdiği kabul edileni Mifflin – St. Jeor eşitliğidir.

Mifflin – St. Jeor Formülü ile İstirahat Enerji İhtiyacının(İEİ) Hesaplanması

Kadın

  • İEİ : 10 (kilo kg) + 6.25 (boy cm) – 5 (yaş) -161

Erkek

  • İEİ : 10 (kilo kg) + 6.25 (boy cm) – 5 (yaş) + 5

Toplam Enerji İhtiyacı(TEİ) : İEİ X  Aktivite Faktörü(AF)

Aktivite Faktörleri

  • 1.2 : Yatağa bağımlı
  • 1.3 : Ayakta dolaşabilen
  • 1.5 : Normal aktif kişi
  • 2.0 : Aşırı aktif kişi

Obez kişilerin tedavisinde çok farklı diyet programları geliştirilmiştir. Bu diyet programlarının kendilerine ait avantaj ve dezavantajları mevcuttur. Temel olarak dört gruba ayrılırlar.

  • Düşük kalori diyetleri: Günlük enerji kısıtlaması 500-1000 kalori arasında olan diyetlerdir. Dört –altı haftada vücut ağırlığının yaklaşık %8’i kaybedilir.
  • Çok düşük kalori diyetleri: Günlük 200-800 kalori enerji alımıyla yürütülen diyetlerdir. Bu diyetlerde Günlük 70-100 gram protein alımı sağlanmalıdır. Ciddi yan etkileri olabilir. Mutlaka doktor ve diyetisyen kontrolünde yapılması gereken diyetlerdir. Sekiz – On altı haftada %15-25 oranında kilo kaybına neden olurlar. Şok diyet olarak tanımlanan programlardır. Genellikle acil kilo kaybı gerektiren durumlarda örneğin fazla kiloların cerrahi risk oluşturduğu organ nakli, ortopedik cerrahi öncesi uygulanırlar. Kısa sureli uygulanıp yavaş yavaş kalori alımı arttırılır.
  • Yapılandırılmış diyet programları : Öğünler de veya bazıların da ticari olarak üretilmiş gıdaların tüketildiği özel yapılandırılmış diyetlerdir. Konvansiyonel diyet programlarına göre daha başarılı olduğu kabul edilse de bu çalışmaların firmalar tarafından desteklendiği unutulmamalıdır.
  • Gıda kompozisyon diyetleri : Son yıllarda en fazla tartışılan diyet programlarıdır. Yüksek protein ve düşük karbonhidrat içeren 1200-1600 kalori alınan programlardır. Karbonhidrat yokluğunda yağ dokusunun daha fazla yakıldığı hipotezine dayalıdır. Ancak bu durumu destekleyen bilimsel herhangi bir veri yoktur.

FİZİKSEL AKTİVİTE

Fiziksel aktivite tüm diyet programlarda kilo kaybının uzun süreli devamında en anahtar rolü oynamaktadır. Haftada 2200 – 2800 kalori arası enerji harcatan bir egzersiz programı ciddi kilo kaybına neden olur. Ancak sedanter kilolu ve obez kişilerde erken dönemde fiziksel aktiviteyi arttırmak ve önemli bir kilo harcaması sağlamak neredeyse imkansızdır. Belki de net bir egzersiz programı yerine günlük aktivitelerin artışını sağlamak daha uygun olacaktır.

DİYETLE UZUN SÜRELİ KİLO KAYBI MÜMKÜN MÜDÜR?

Tüm diyet, egzersiz, davranış değişikliği programları genellikle kısa surely başarılar sağlamaktadır. Ancak asıl problem obezitenin uzun dönemli olarak önlenmesidir. Son çalışmalar uzun dönemli kilo kaybını uzun dönemli olarak korumanın nadiren başarılabildiğini göstermektedir. İsveç Obezite Çalışması obezite nedeniyle cerrahi geçiren kişilerde (çoğu band) 8 yılın sonunda kilo kaybının ortalama 20 kg olduğu cerrahi uygulanmayan diyet programına alınan hastalarda ise ilk başlarda hafif bir kilo kaybı olmakla beraber 8. Yılın sonunda ortalama 0.7 kilo artış olduğu görülmüştür. Diyet programlarının uzun sürede başarısızlıklarına karşın toplumda bu bilincin oluşturulmasının(doğru beslenme, aktivite artışı) toplum sağlığı üzerinde olumlu etkileri olacağı açıktır.

OBEZİTENİN İLAÇLA TEDAVİSİ

Obezitenin ilaçla tedavisi için yıllar boyunca çalışılmış ve bir çok ilaç geliştirilmiştir. Ancak geliştirilen ve onay alan bu ilaçların hemen tamamı oluşan yan etkiler nedeniyle piyasadan çekilmiştir. Bu ilaçların az da olsa kilo kaybettirici etkileri olmasına karşın kalp damar sistemi üzerine yan etkileri olması nedeniyle piyasadan çekilmiştir. Bugün kullanımda tek preparat orlistattır. Bu ilaç yağ emilimini sağlayan lipaz enzimini etkiler ve yağ emilimini azaltır. Yapılan çok sayıda çalışmada bu ilaçla kilo kaybı 6 ayda ortalama 2.59 kg, 12 ayda 2.89 kg olarak tesbit edilmiştir. Ancak ishal, yağlı dışkılama, karın ağrısı gibi yan etkileri ve A,D,E,K vitamin emilim bozukluğuna neden olabilmektedir. Günümüzde çok yoğun çalışmalara rağmen uzun sureli kilo kaybı sağlayan ve çok az yan etkisi olan bir ilaç yoktur.
[/av_textblock]

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın