Obezite nedeniyle uygulanan cerrahi sayısı arttıkça hastaların yandaş sorunlarında(özellikle tip 2 diyabet) % 80’lere varan oran düzelmeler olduğu görülmüştür. Mide bypass’ı veya biliopankratik diversiyon ameliyatı uygulanan hastaların kan şeker düzeylerinde hemen ameliyat sonrası daha kilo kaybı olmadan günler içinde düzelmeye başlamaktadır.  Yapılan birçok klinik ve deneysel çalışma özellikle gıdaların on iki parmak bağırsağına uğramadan ince bağırsaklara hızla geçişini sağlayan bu tür cerrahilerin kilo kaybından bağımsız tip 2 diyabet üzerine olumlu etkilerini göstermiştir.

Bu çalışmalarda gıdaların ince bağırsağa(özellikle son kısmına) hızlı geçişinin incretin denilen(GLP-1, GIP,PPY…) denilen ve ince bağırsaklardan salgılanan hormonların salgılanmasını arttırdığını bulunmuştur. Bu hormonların insülin salınımını ve hücre içine girişini arttırıcı etkileri vardır. Mide bypass’ı, biliopankreatik diversiyon   gibi cerrahilerin bu etkileri nedeniyle “metabolik cerrahi” kavramı yeni bir cerrahi disiplin olarak  gündeme gelmiştir. hastalarında da uygulanmaya başlamıştır.

Amerikan Diyabet Derneği ve Uluslarası Diyabet Derneği kılavuzlarında VKİ indeksi 30 – 35 arası olan ve şiddetli tip 2 diyabeti olan hastalarda cerrahi yöntemlerin alternatif bir tedavi seçeneği olarak sunulması gerektiğini belirtmektedir. Sonuç olarak ‘metabolik cerrahi’ tip 2 diyabeti ve metabolik sendromun diğer bulgularını tedavi amacıyla yapılan cerrahi girişimleri kapsar. Bu amaçla özellikle mide bypass’ı ve onun modifikasyonları uygulanmaktadır.  Yapılan çalışmalar bu ameliyatların yalnızca oluşturdukları kilo kaybıyla değil aynı zamanda insülin metabolizması üzerine de olumlu etkileri olduğunu göstermiştir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın